Gastronomi Turizminde Yeni Rotalar; Türkiye’de Ve Yurt Dışında Mikro Coğrafyalar Ve Gizli Tatlar
Gastronomi turizmi denilince akla sadece yeme-içme deneyimi gelmemeli çünkü ondan çok daha fazlası bu; kültürel kimliğin, coğrafyanın, tarihin ve doğanın bir araya geldiği fazla durağı olan bir yolculuk… Sözen Group Ceo’su Gökmen Sözen; gastronomi turizmini, bu turizm kolunun önemini mikro ve makro ölçekte mercek altına alıyor.

Bugün dünyada Peru, Kolombiya, San Sebastian, Marbella, Paris, Lyon, Toskana ve Torino gibi birçok bölge gastro-turizmle gelişiyor. Türkiye'de ise bu durakların keşfedilmesi için sağlam bir altyapı kurulumu şart.
Anadolu gibi binlerce yıllık kültürlerin yaşadığı topraklarda, yerel tatların ve ürünlerin dünyaya sunulması için elimizde büyük bir hazinemiz var: Mezopotamya. Bu bölge için altın değerinde demek yanlış olmaz ve kesinlikle bu coğrafyaya daha fazla önem gösterilmeli, yatırım yapılmalı. Farklı konseptler geliştirerek, özellikle gastronomi turizminin gereklilikleri yerine getirilerek bu bölgeleri değerlendirmeliyiz. Bölgenin tarihsel ve kültürel özelliklerini mutlaka öne çıkarmalıyız.
Siyez buğdayı, kara kılçık, taze keçiboynuzu, alıç, sumak, Antep fıstığı, Ayvalık zeytinyağı, tarhana, zeytin, kayısı, Urla sakız enginarı ve Güneydoğu biberleri gibi yerel ürünler, sofralara yalnızca tatlarıyla konuk olmamalı, aynı zamanda üstlendikleri hikâyelerle birlikte tüm bir kültürü aksettirmeli. Bu yolculuk; şefleri, yatırımcıları ve eğitim sistemini bir araya getirerek mümkün olabilir. Bu yerel ürünler gastronomiye yön veren, dünyanın farklı bölgelerinde bulunan en önemli restoranlarda farklı tekniklerle kullanılarak reçetelerde kendilerine yer buluyor. Türkiye'ye gelen yabancı şefler de bu ürünlere yoğun ilgi gösteriyor. Özellikle onlara ek olarak; sumak gibi baharatlar, kokoreç ve tavuk göğsü gibi orijinal lezzetler, Türkiye'nin ürün çeşitliliğini daha fazla gözler önüne seriyor.
Bugün artık dünya, sadece tat ve lezzet odaklı bir arayış içinde değil; bir anlam ve bir deneyim arayışında. Bir tabağın içindeki lezzet kadar, o lezzetin çıktığı toprağı, pişirildiği mutfağı, anlatılan hikâyeyi de merak ediyor. Bu noktada gastronomi turizmi, yerel mutfakların küresel sahnedeki tanınırlığına yönelik bir alan yaratıyor.
Sözen Group olarak, Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferans & Fuarı ile dünyaca ünlü şefleri İstanbul'da bir araya getiriyor ve Türkiye'nin yerel ürünlerini tanıtma konusundaki misyonumuzu ve vizyonumuzu dünya sahnesinde görünür hale getiriyoruz. Türkiye ile dünya arasında bir köprü kuruyoruz. Ancak bu prosesi daha da geliştirebilmek adına, bir İspanya ya da bir Fransa örneğini yakalamak, hatta onları geçebilmek adına, bu yolculuğun başarılı olması için altyapıya ve stratejiye ihtiyaç var.
Sadece İstanbul'da değil; Londra, Gaziantep, Antalya, Ayvalık ve Adana'da organizasyonlar gerçekleştiriyor, bunlarla birlikte Türk mutfağının gizli kalmış ürünlerin hikâyelerini küresel alanda buluşturuyoruz. Bu deneyim sadece restoranlarla sınırlı kalmamalı; oteller, havalimanları, yollar, karşılama ekipleri, hatta müzeler ve doğa parkurları bile bu bütünsel deneyimin birer parçası olmak zorunda.
Yurt dışında Türk mutfağına dair güçlü bir merak var. Mutfağımızın sadece döner ve kebaptan ibaret olmadığını doğru bir şekilde göstermeliyiz ve bu varolan ilgiyi kalıcı bir hale dönüştürebilmek adına birçok sektör profesyonelinin elini taşın altına koyması şart. Türk mutfağının çeşitliliğine yönelik gerçekleşecek yatırımlarla yeni bir gastro-politika izlenebilir.
Bugün Peru'da Maido, Central; İspanya'da Mugaritz, Eneko gibi restoranlar nasıl bir gastronomi destinasyonu yaratıyorsa, Türkiye'de de benzer markaların su yüzüne çıkarılması gerekiyor. Bunun için kamu ve özel sektörlerin kol kola yürümesi şart, ortak politika geliştirmeleri şart ve yerel şef restoranlarına destek olmaları şart. Bu restoranlar gerekli desteklerin verilmesi halinde Türkiye'nin dünyaya açılan yeni yüzleri olabilir.
Sonuç olarak, yeni gastronomi rotaları çizilecekse, bu rotalar Türkiye'nin mikro coğrafyalarından, Anadolu'nun gizli tatlarından ve unutulmuş ürünlerinden geçmeli. Sürdürülebilirlik, dijitalleşme, yerel ve yenilikçi bir bakışla, Türkiye'yi dünya gastronomi turizminin ana aktörlerinden biri haline getirmek elimizde.
Sofra’da Bu Ay
- Bağ Bozumu Sofrası
- Bağışıklık Dostu Mevsim Menüleri
- Konuk Şef Can Aras'la Sofraya Özel
Bakmadan Geçmeyin

Mavi Bölgelerden (Blue Zone) İlham ile Uzun ve Sağlıklı Yaşamın Sırrı…
Nüfusun uzun ve sağlıklı yaşadığı mavi bölge olarak adlandırılan Japonya'daki Okinawa Adası, Sardunya'daki Barbagia bölgesi, Kosta Rika'daki Nicoya Yarımadası, Yunanistan'daki Ikaria adası ve ABD, California’daki Loma Linda şehrinde insanlar nasıl besleniyor? Mavi bölge beslenmesi nedir? Tüm bunların yanıtı diyetisyen, fonksiyonel beslenme, PNI ve GAPS terapisti Vildan Kabataş Çelik’ten öğrenelim.