Yaşadığımız çağda her şeyi öylesine büyük hızla tüketiyor ve önümüze çıkan tüm armağanlardan o kadar çabuk sıkılıyoruz ki, o yüzden pekçok şeyin eski tadı tuzu yok gibi geliyor. En özel geleneklerimiz arasında yer alan birleştirici, bütünleştirici, coşku dolu bayramlar sözkonusu olduğunda "nerde o eski bayramlar…" diye serzenişte bulunmanın sebebi de bu olsa gerek!

Evet artık kalabalık aileler kocaman evlerde birarada oturmuyor, dolayısıyla gözünüzü açtığınız andan itibaren elini öpüp, bayramını kutlayacağınız nice insan yok çevrenizde. Hatta çoğumuz çekirdek ailelerle, yalnız yaşamak arasındaki o ince çizgide yemeğe beraber oturmayı bile haklı olarak büyük bir şans sayıyor… Öyle yoğun, yorgun ve stresli hayatlar sürdürülüyor ki, ocakta kaynayan ve evi yuva yapan aş kokusuna hasret olanların sayısı giderek çoğalıyorken, tatlısından tuzlusuna envai çeşit lezzetin dizili olduğu bayram sofraları düşle-gerçek arasında bir yerlerde kalıyor… Bayram tatili denince akla akrabalarla, komşularla buluşmak değil, deniz-kum-güneş üçlüsünün gelmesini de hepimiz kabullenmiş durumdayız zaten… Yani hiçbir şey bizim çocukluğumuzdaki gibi değil! Yastığımızın başucuna konulan bayramlık pabuçlarla, sabırsızlık içinde bayram sabahının gelmesini beklediğimiz o günden bu yana köprünün altından çook sular aktı. Şimdi çocuklar sınırsız bir tüketim çılgınlığı içinde öylesine çok şeye sahipler ki, yeni bir ayakkabıya sarılıp uyumanın ne demek olduğunu bilmelerini beklemek büyük hayalperestlik olur. Ya da her an ellerinin altında olan renkli bir şekerin, güzel bir çikolatanın aslında geçmişte bir çocuk için ne denli önemli olduğunu onlara anlatmak da zor… Hep bir sonraki bayrama ertelenen ziyaretlere, buluşmalara ne demeli?

Şimdi bu tabloya bakınca eski bayramların ruhunu neden özlediğimiz, aradığımız ortada… Ama diyeceğim o ki, herkes kendi gerçeğini yaşıyor şu dünyada. İçinde bulunduğunuz çağda hızlıca yenilenip duran pekçok ayrıntı arasında yüreğinizde bir yerlerde gizli kalmış bayram heyecanını hayatınıza taşımak elinizde. Üstelik ufacık ayrıntılardır bazen hayatı güzelleştiren... Mesela özene bezene hazırlanmış dantelli mendiller arasına koyacağımız şekerlemelerle küçücük bir çocuğun hafızasında bayram heyecanını artırabilir, "tatile her zaman gidilebilir" diyerek bu defa ihmal ettiğimiz o aile büyükleriyle aynı çatı altında buluşmanın mutluluğunu yaşayabiliriz. Öylesine geçiştirilen öğünler yerine bayramın ruhuna yaraşır detaylı, bereketli, görkemli bir sofra kurup, o sofrayı sevdiklerimizle paylaşmanın tadına varabiliriz. Hatta telefonunuzda birkaç kelimeye sıkıştırılmış, alelacele yazılmış "kopyala-yapıştır" bayram mesajlarının yerine sevdiklerinizin bayramını kişiselleştirilmiş detaylarla süslü kartpostallar eşliğinde kutlamaya ne dersiniz? Tıpkı o güzel ve naif zamanlarda olduğu gibi…

Biz Sofra ailesi olarak bu yıl da Ramazan ve Bayram'a yaraşır bir sayı ortaya çıkarmanın mutluluğu içindeyiz… O yüzden tatlı-tuzlu ikramlar, Ramazan klasikleri, görkemli bir davet sofraları, Türk Mutfağı'nın gözde seçenekleri ve bayram tatlıları ile dolu dolu bir Sofra hazırladık. Elbette bu ay Ramazan'ın da hala sürdüğünü ve Bayram öncesi hem iftar hem de sahur telaşının devam ettiğini unutmayarak… Sayfalarımızı çevirirken gönlünüze göre, iştahınızı kabartan tarifleri seçip, onlarla sevdiklerinize bol lezzetli sürprizler yaparken, aynı zamanda evrensel bir karşılığı olan mutfağın sevgi dolu dilini gerçekten kalbinizde hissetmeyi unutmayın!

Çünkü dumanı tüten bir mutfak ve oradan çıkan yemekler, hem geçmişle aramızda köprü hem de geleceği dair umutların devamı, yuvaları sevgiyle ayakta tutan en önemli sırlardan biridir.

Sofranızın her daim kalabalık ve bereketli olması dileğiyle…