Perimenopoz ve Menopozda Değişen Kadın Bedeni

40 yaşla birlikte başlayan hormonal değişim; bağışıklığı, zihinsel sağlığı ve yaşam enerjisini de etkiliyor. Kadın bedeni bu süreçte bambaşka bir dengeye kavuşuyor. Yaşanan bu süreçler sırasında atılması gereken tüm adımları USA / IFM fonksiyonel tıp sağlık koçu Sema Özpekmezci Hadjichristofi bizler için kaleme aldı.

Perimenopoz ve Menopozda Değişen Kadın Bedeni

Perimenopoz ve Menopozda Değişen Kadın Bedeni

30'ların sonunda, 40'lı yaşlarımın başında bu bilgileri bilmeyi çok isterdim. Şu anda 47 yaşındayım, hala çok geç değil. Fakat yine de her kadının bunları bilmesi gerekiyor. Yaşınız 25 bile olsa… Çünkü eninde sonunda hepimizin yaşayacağı bir süreç perimenopoz ve menopoz.

Menopoz sanki çok uzaklarda bir köy gibiydi. Biz o köye hiç gitmeyecektik ama zaman çok hızlı geçiyor ve kadın bedeni değişiyor. Biz köye gitmesek de köy bize geliyormuş.

35-38 yaş itibari ile her kadının artık yumurta sayısı azalmaya başlıyor. Bu azalma bizi perimenopoz dönemine taşıyor. Bu döneme bir nevi tersine ergenlik de deniyor. 40 yaşından sonra her kadın artık perimenopozda. Peri Yunanca'da 'etrafında' demek. Perimenopoz da menopozun etrafında dolanmak demek oluyor. Genelde 8-10 senelik bir süreci kapsıyor ve bu süreçte kadın bedeni çok değişiyor.

Üç ana üreme hormonumuz var. Östrojen, progesteron ve testosteron. Bu süreçte ilk azalmaya başlayan genelde progesteron oluyor. Bu da regl düzensizliklerine yol açıyor. Fakat tek sonucu düzensiz menstruasyon olmuyor.

Perimenopozda, daha az östrojen ve progesteron üretimi ile yaşadıklarımız nelerdir?

• Değişen, bozulan regl düzeni

• Aniden artan bel çevresi yağlanma, kilo artışı. Eskiden ayda 5 kilo verirdim, şimdi 1 kilo bile veremiyorum, çığlıkları…

• Saç dökülmesi. Devamlı saç dökülmesini engelleyici, sizi daha da kimyasala maruz bırakacak ürünler aramayın / kullanmayın. Hormonlarınız değişiyor. Yaşamınızı buna göre şekillendiriniz.

• Adı konulamayan, tanı konulamayan, özellikle omuzlar ve kalça kemiklerinde eklem ağrıları.

• Uykusuzluk.

• Anksiyete veya depresyon artışı.

• Halsizlik. 'Değişik bir şey de yapmadım ama yorgunum.'

• Beyin sisi. 'Beynimin içi uyuşuyor' hissi.

Peki ne yapacağız?

Maddeler halinde ve her bir maddeyi açarak aşağıda anlatıyorum.

1. Bağırsak Sağlığı: 40 yaştan sonra östrojen hormonu üretimimiz azalacak. Ürettiğimiz östrojeni, vücudumuzun tam kullanıyor olması için harika bir bağırsak sağlığı elde edeceğiz; bağırsaklarımıza çok iyi bakacağız. Peki bağırsağa neler zarar veriyor? Alkol, şeker, rafine, işlenmiş, paketli gıdalar, çok fazla hamur işi, ekmek, genetiği değişmiş buğday. Buğdayı, bulguru, unu çok istiyorsanız; siyez, kavılca, karakılçık gibi atalık tohum buğdaylardan az miktarda tüketebilirsiniz. Şeker alternatifi diye bir şey yoktur. Hepsi şekerdir. Günde 2 porsiyon gerçek meyveden başka dostumuz yoktur. Artık bu yaşa geldik, kendimizi kandırmayalım. Biyoeşdeğer hormon tedavisi alıyorsanız bile tek başına buna güvenmeyin. Vücuda hormonu ekliyorsunuz ama vücudunuz onu ne kadar kullanıyor? Bağırsaklar güçlü olmalı ki hepsini sentezleyecek. Şayet bağırsak sağlığınız iyi değilse, bakteriler sağlıklı değilse, ne dışarıdan alınan hormonu, ne de kendi ürettiğimiz hormonu kullanamayız. Önemli olan sadece bedene girmesi değil, aynı zamanda bedende doğru sentezlenmesidir.

2. Detoksifikasyon: Bu dönemde bu sistem yavaşlayacak; vücudumuz artık daha az toksin atacak. Bu yaşa kadar bedenin rutinde rahatça yaptığı bir işlem artık daha yavaş olacak. Vücutta biriken toksinler her hastalığın nedeni. O yüzden vücudumuza daha az toksin girdisi sağlamalıyız. Yediğimize, içtiğimize dikkat etmeli, tenimize sürdüğümüz kozmetik ürünlerini, saç boyalarını ve toksik insanları hayatımızdan uzakta tutmaya çalışmalıyız.

3. Kas Yoğunluğu: Daha menopoza girmeden, kas kütlemizi arttırmamız lazım. Kadınlarda menopoz sonrası kemik yoğunluğu azalması kaçınılmaz. Kaslar imdadımıza yetişecek. Yürüyüş harici, fonksiyonel antrenmanlar eklememiz lazım. 'Her şey çok pahalı' demeyin lütfen. Youtube'da ücretsiz dolu video var.

4. D Vitamini: Kemik sağlığımızı ve yoğunluğumuzu koruyabilmek için D vitamini seviyemiz en az 60-70 olmalı. 'Kalsiyum alacağım' diye kilo kilo yoğurt, peynir yiyip, bedenin kullanamayacağı, inflamasyon arttıran süt ürünlerine yığılmayınız. D vitamininizi mutlaka kontrol ettiriniz; kemik üretimi için ilk ihtiyacımız bu. Sigara, alkol, stres ve şeker, kemik yoğunluğunu bitiren şeyler.

Siz istiyorsanız hobi olarak yine yoğurdunuzu, peynirinizi yiyin ama bunları bir kalsiyum kaynağı olarak görmeyin. Vücut zaten kendi kalsiyumunu üretiyor. Sadece bu süreci saydıklarımla baltalamayalım yeter.

'Stresten kaçışım yok' demeyin. Hiçbirimizin yok, ama bu stresi boşaltacak yemek ve alkol harici, sizi mutlu eden, rahatlatan aktiviteleri hayatınıza dahil edin. Bu kolay meditasyonlar olabilir. Bir başka seçenek de çıkartılması gerekenleri azaltabilirsiniz. Mesela daha az sosyal medya, daha az dijital bir hayat, daha az haberler, sizi rahatsız eden o kişiyi daha az görmek gibi.

Beslenmede en önemli kısım alkolü, çok işlenmiş gıdaları ve rafine ürünleri bırakmak. Beden zaten bu süreçte strese giriyor ve yediklerimizle desteklemezsek süreç içerisindeki belirtiler daha fazla zorlayabiliyor. Perimenopoz ve menopoz sadece ateş basmasından ibaret değildir. Hatta bazı kadınlar ateş basması yaşamaz bile. Değişen kadın bedeninin tüm sistemleri desteklenmelidir.

Bu yapacaklarımız bize daha sağlıklı, daha kolay bir 40 yaş sonrası yaşatacaktır.

Sofra’da Bu Ay

  • Bağ Bozumu Sofrası
  • Bağışıklık Dostu Mevsim Menüleri
  • Konuk Şef Can Aras'la Sofraya Özel
ve Daha Fazlası ...

Bakmadan Geçmeyin