Büyükannelerın Mutfağında Kimlik, Hafıza Ve Şefkatin Tadı; Nonnas
Yemek sineması, son yıllarda bir tür olarak büyük bir dönüşüm geçiriyor. Artık sadece lezzetli görüntülerle gözümüzü doyuran filmler değil; mutfağı, bir sahne olarak kullanan, kimlik, aidiyet, kuşaklar arası aktarım ve duygusal iyileşme gibi temaları işleyen yapımlar öne çıkıyor. 2025 yapımı Nonnas, bu dönüşümün etkileyici bir örneği. Vince Vaughn'un başrolünde yer aldığı film, İtalyan göçmen kültürünün derin izlerini taşıyan bir restoran hikâyesi üzerinden, yemekle örülü kolektif hafızaya dokunuyor.
Filmin merkezinde, büyükanneler yer alıyor, yani 'nonnas'lar. Hayatlarının sonbaharını yaşayan bu kadınlar, bir yandan geçmişin mutfak sırlarını gün yüzüne çıkarırken, bir yandan da modern dünyada değer görmeye çalışan geleneksel bilgeliğin temsilcisi hâline geliyor. Film; bir restoran açma hayali kuran genç bir girişimcinin, bu kadınlarla kurduğu ilişkiyi odağına alırken, yemek tariflerinin birer sosyokültürel belge olduğunu hissettiriyor. Her hamur yoğruluşu, her kaynayan sos, sadece bir lezzetin değil; bir yaşamın, bir halkın, bir ailenin devamı gibi sunuluyor.
Nonnas, sinematografik anlamda da güçlü bir yapım. Yönetmen, yemek sahnelerini estetik bir reklam diliyle değil, neredeyse meditasyona benzer bir ritimle sunuyor. Kamera, bir domatesin soyulmasını ya da makarna hamurunun açılışını uzun ve yavaş çekimlerle izleyiciye adeta tattırıyor. Mutfaktaki her hareket, karakterlerin içsel dönüşümüne paralel ilerliyor. Bu noktada yemek, sadece fiziki değil, duygusal bir iyileşme aracı olarak karşımıza çıkıyor. Yalnızlık, yabancılık, aidiyet sorunu gibi temalar, büyükannelerin yemekleriyle yavaş yavaş çözülüyor.
Filmin en dokunaklı yönlerinden biri ise 'büyükanne estetiği'nin yüzeyselleştirilmeden sunulması. Bu karakterler sadece tatlı yaşlı kadınlar olarak değil, kendi travmaları, güçlü sezgileri ve zamanın getirdiği bilgeliğiyle çok boyutlu bireyler olarak çiziliyor. Onların tarifleri; savaşlardan, göçlerden, kayıplardan ve kutlamalardan geçmiş, gerçek hayata temas eden anlatılar taşıyor. Film, her tarifin bir hikâye olduğuna ve bu hikâyelerin yaşatılmasının kültürel devamlılık açısından ne denli kıymetli olduğuna dikkat çekiyor.
Gastrosinema açısından bakıldığında Nonnas, yemek sahnelerini birer dramatik yapı taşı olarak kullanan ender filmlerden biri. Tabağa konan her öğe, izleyicinin hafızasında bir tat bırakmakla kalmıyor; aynı zamanda geçmişe duyulan özlemin, aile bağlarının ve kültürel köklerin temsiline dönüşüyor. Film, lezzetin sadece damakta değil, insan ilişkilerinde, kuşaklar arasında ve toplum belleğinde de bir karşılığı olduğunu başarıyla gösteriyor.
Nonnas, kalbinizi de doyuran bir film. Bitirdiğinizde, annenizin tarif defterine bir göz atmak veya babaannenizin anlattığı o 'eski tarifli' hikâyeyi bir daha dinlemek isteyebilirsiniz. Çünkü bazen en büyük miras, bir çorbanın içine saklanmıştır.