Sinemada Yemeğin Çarpıcı Gücü; Burjuvazinin Gizli Çekiciliği

Sinema, sanat dalları içinde anlatım yetisi en kuvvetli olan disiplinlerin başında yer alıyor. Belki de en güçlüsü... Yemek üzerinden yapılan anlatılar ise filmi daha da karakterli hale getiriyor. Yemeğin bir gösterge olarak sunabileceklerinin ucu bucağı yok! Öyle ki Luis Buñuel’in Burjuvazinin Gizli Çekiciliği filminde de yemek sembolleri en çarpıcı haliyle kullanılıyor. Gelin bu filme daha yakından bakalım, ne dersiniz?

Sinemada Yemeğin Çarpıcı Gücü; Burjuvazinin Gizli Çekiciliği

Yıl 1972, Cannes Film Festivali'nde FIPRESCI ödülünü kazanan Burjuvazinin Gizli Çekiciliği (Le Charme Discret de la Bourgeoisie), Luis Buñuel'in sürrealist anlatısını en güçlü şekilde ortaya koyduğu filmlerden biri olarak öne çıkıyor. Film; burjuva sınıfına mensup altı kişinin sürekli olarak yemek yemeye çalışması ancak her seferinde bu girişimlerinin absürt ve beklenmedik olaylarla sekteye uğraması üzerine kurulu bir anlatıya sahip. Yemeğin, sosyal statü ve burjuvazi için taşıdığı anlam film boyunca ironik bir dille işleniyor. Karakterlerin yemek masasında buluşma çabaları, toplumsal yapının katmanlarını ve burjuva alışkanlıklarını hicveden bir araç haline geliyor. Filmde yemek, yalnızca fiziksel bir ihtiyaç olmanın ötesinde bir statü sembolü olarak ele alınıyor. Lüks restoranlar, gösterişli sofralar ve şatafatlı yemekler karakterlerin burjuva kimliğini temsil ederken, Buñuel bu düzeni çeşitli sürreal sahnelerle yerle bir ediyor. Bir sahnede karakterler bir yemek masasına oturduklarında, aniden tiyatro sahnesinde olduklarını fark ediyorlar ve seyirciler tarafından izleniyorlar. Bu sahne; burjuvazinin hayatının bir gösteriden ibaret olduğu fikrini destekler nitelikte. Bir başka sahnede ise bir grup asker, karakterlere yemek esnasında savaş anılarını anlatırken, sofranın bir anda tabutlarla çevrili olduğu fark ediliyor. Buğday tarlalarından yüksek sosyete restoranlarına kadar geniş bir yelpazede yemek kültürü, toplumun farklı katmanlarına dair derin bir gözlem sunuyor. Film boyunca burjuva değerlerinin ne kadar kırılgan ve yapay olduğu, yemek gibi günlük bir ritüel üzerinden eleştiriliyor. Yemeğin sadece bir beslenme ihtiyacı değil aynı zamanda bir güç ve statü göstergesi hâline gelmesi, Buñuel'in alaycı bakış açısını destekleyen unsurlardan biri. Karakterlerin yemek yiyememe durumu, toplumun içindeki iletişimsizlik ve tatminsizliğin bir metaforu olarak da okunabilir. Antonin Carême'in gastronomiye katkıları ve yemeklerin sanatsal bir düzleme taşınması, Buñuel tarafından daha eleştirel bir çerçevede ele alınıyor. Burjuvazinin lüks sofralarına rağmen doyumsuz ve huzursuz bir hâlde oluşu, tüketim alışkanlıklarına dair güçlü bir taşlama sunuyor. Burjuvazinin Gizli Çekiciliği; yemeğin ve burjuva hayatının iç içe geçtiği, absürt mizah ve sürrealizmin ustalıkla harmanlandığı bir başyapıt olarak sinema tarihindeki yerini koruyor.

Sofra’da Bu Ay

  • İnci Bak’tan kabak ve patlıcanla ezber bozan tarifler
  • Şef Beyza Çevik ve Berrin Ak’tan Beş Çayı Sofraları
  • Zeynep Dinç'ten Yazı Yufkaya Saran Tarifler
ve Daha Fazlası ...