İlk bilinen, gıda bozulmasını önleyen madde tuzdur. 19. yüzyılın sonunda soğutma ve konserve tekniği geliştirilene kadar uğruna savaşlar yapılan, en stratejik madde yine tuz. Bugün petrol ve gazın önemi neyse tuzun önemi de öyleydi.

M.S. I. yüzyılda yazar ve filozof Plinius'un tespitine göre bir Romalı günde 25 gram tuz tüketmekteydi. Günümüz insanının gerçek ihtiyacı ile karşılaştırıldığında ciddi soru İşaretleri yaratıyor. Diğer yandan ordular sefere çıktığında hem atlar hem de askerler için tuz çok gerekliydi. Dolayısıyla Romalılar bir imparatorluk kuracaksa tuzun yönetimi onlarda olmalıydı. Roma, Akdeniz'in tahıl ve tuz ticaretinin kontrolünü ele geçirmek için yaklaşık 100 yıl boyunca Pön (Kartaca) savaşlarını yaptı. Yazar M.S. Schleiden, 1875'te yayımladığı 'Daz Salz' adlı eserinde Eski Mısır ve İsrail'deki tuz tekellerinin acımasız vergilerinden yola çıkarak tuz vergisi ile despot rejim arasındaki yakın ilişkiyi gözler önüne serer. İngilizce'de maaş anlamına gelen 'salary', Latince 'tuzlamak' demek olan 'salarium'dan türemiştir. Ayrıca asker demek olan 'soldier', Almanca 'soldat' ta 'salarium' kökünden gelir. Peki tuzla askerin ne ilgisi vardır ki, her ikisi de aynı sözcük kökünden türemiş olsunlar? Çünkü Roma askerlerine maaşları kısmen ya da bazen tamamen tuz olarak verilirdi.

Bir de tuzun nerelerden elde edildiğine bir bakalım. Deniz ve göl tuzlaları ile kaya tuzu ocakları en önemli kaynaklar. Ocaklardan kesilen tuz kütleleri belirli büyüklükte parçalara ayrılıp tuz işleme fabrikalarında ufalanır. Deniz ve göl tuzlalarında ise su güneşte kurutularak veya kaynatılarak tuz kalıntısı elde edilir. Ülkemizde tuz kaynaklarının başında İzmir Çamaltı Tuzlası ile Tuz Gölü geliyor. Kaya tuzu yatakları ise ağırlıklı olarak Çankırı, Iğdır, Kars, Nevşehir'de bulunuyor.

Günlük tüketim fazlası gıdaların saklanması için tuz ilk başvurulan malzemeydi. Hem bakteri, mikrop gibi organizmaların yaşayıp çoğalmasını önlemek, hem besinleri olmadığı dönemlerde kullanmak hem de lezzet vermede tuzdan faydalanıldı tarih boyunca. Et, balık, peynir, zeytin saklanmasında, turşu yapımında konservecilikte tuz kullanılmaya başlandıktan sonra tuzun hayatın vazgeçilmez lezzeti oldu. Kuzey ülkelerinin mutfak kültürlerinin vazgeçilmez tatlarından biri olan salamura balık, kurutulmuş et için tuzun insanlığa hediyesi denebilir. Hazırlanışı onsuz 'tatsız, tuzsuz' olan salata, sos, salça, sosis kelimeleri tuzun Latincesinden türemedir.

TUZ SEÇİMİ ÖNEMLİ

Hangi tuzu kullanmak gerekiyor konusu ise biraz çelişkili. Çünkü her tuz çeşidinin birbirlerine oranla artıları ve eksileri söz konusu. Deniz ve göl tuzu içeriğindeki bazı elementler açısından diğerlerine oranla daha zengin ancak denizlerin ve tuz göllerinin kirliliği düşündürüyor. Kaya tuzları içinde Himalaya Dağları'ndaki tuz yataklarından elde edilen mineral zengini pembe renkli tuz uzmanlarca tavsiye ediliyor. Ülkemizin kaya tuzu yataklarından çıkarılan ve doğru işlenen tuzlar da çok kıymetli. Kısacası tuzun hayatımızdaki önemi büyük.