Güneş, bir şehirden diğerine uçarken doğdu.Sabah kuşlar cıvıldarken İzmir'de gazeteci yazar Nedim Atilla karşıladı bizleri. Bizler; bir avuç tohum... Seferihisar'a savrulmuş, saysan sayılır. Ama baksan bir anda toprağı berekete dönüştürecek kadar çok kişi. Yazamayacağım kadar çok ayrıntıya, ilk olana, anlara, tohum takasına tanık olacak şanslılar...
Geçtiğimiz yıllarda Torbalı'da yapılan takasın ikincisi bu. Amaç; Yarımada ve İzmir'deki üreticileri bir araya getirerek üreticilerin kendilerinde bulunan geleneksel tohumların takas yöntemi ile paylaşımı, birbirleri ile iletişim halinde kalmaları için kayıt sistemi oluşturulması ve geleneksel tohumların gün ışığına çıkmasını ve sürdürülebilirliğinin sağlanması. Her ilde ve ilçede yapılması düşünülen şenlik, çiftçinin dededen toruna miras bildiği tohumuna sahip çıkmasının şimdilik tek yolu.




Doğanın bonkör davrandığı bölgede İzmir'den Seferihisar'a yolculukta ve gün boyunca mihmandarımız, zenginliğimiz, sevgili Nedim Atilla.
Nedim Atilla'nın taşı, toprağı, meyveyi Antik Yunan'dan günümüze misafirlerini de söze davet ederek ağırladığı gün, "Organik tarım yapan üreticiye sertifika veren uluslararası sertifika kuruluşlarının çoğunun İzmir bölgesinde olması tesadüf değil" diyerek başladı söze. Her dediği altın değerinde Atilla'ya göre bunun nedeni, İzmir'in içme suyunun sağlandığı göl çevresine fabrika yapılmasına, benzinci açılmasına izin vermeyen koruma kanunu. İşte bölgenin organik tarıma elverişli temiz topraklara sahip olmasını bu kanuna borçluyuz.

Seferhisar'daki Tohum Takas Şenliği, hayatın en küçük çekirdeği tohum adına çaba gösteren farklı alanlarda eğitimleriyle farklı konularda konuşmacıların katıldığı bir panelle açıldı. Uzun zamandır benzerine rastlamadığım, canı gönülden dikkatle dinleyicilere olan panel, son yıllarda içinde olduğum en güzel kalabalıklardan biriydi. Salon doldu ve kalabalıkları almayınca ek sandalyeler getirildi.
Gazeteci ve yazarlığının yanı sıra Slow Food İzmir Bardacık Birliği Lideri olan Nedim Atilla yönettiği panelde "Bakın Yunanistan'ın Midilli Adası'ndaydım ve böyle bir yerli tohum takasını izledim. Orada halk ve devlet tam bir dayanışma içindeydi. Devlet yerli tohumlara tam destek verirken, bizde bunun tam tersi yapılıyor" diyerek derin ironinin altini çizdi.

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, yıllarca yapılan 'Yerli Malı Haftası' etkinliklerinin öneminin bugünlerde daha iyi anlaşıldığını belirterek, "Yerli tohumlarımızı gün ışığına çıkartmanın, gelecek nesillerle buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu tohumları göz hakkı olarak alacağız. Tohum Yasası'yla bu ürünlerden mahrum kalacağız. Gelecek nesillere envanter bırakmak istiyoruz" diyen Soyer,
şenliğin duyurulduğu basın toplantısında da 4 ilçedeki köyleri ev ev dolaşarak ellerindeki tohumları sorduklarını, bunları şenliğe getirmeleri için ricada bulunduklarını, bu ziyaretler sırasında kaybolmak üzere olan, yüz yıllık tarihe sahip tohumlara rastladıklarını belirtmiş ve, "Şimdi bunları takas ettireceğiz, bu tohumları toprağa ekip yetiştireceğiz. Bu etkinlik bir tohum bankasının kuruluşunun ilk adımı olacak. Bu tohumları gelecek nesillere miras bırakmaya kararlıyız" demişti.

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım ve Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Tayfun Özkaya, "Köylerde kaybolmak üzere olan tohumları saklayan genelde yaşlı kadınlar. Bu kadınlar öldüğünde ondan kalan eşyaların arasındaki tohumlar, çoğu kente göç etmiş çocukları tarafından çöpe atılıyor. Yüzyıla dayanan bir geçmiş çöpe atılıyor. Öncelikle üreticide bu bilinci oluşturup bu tohumları kurtarmak istiyoruz. Daha sonra tüketicide de bu bilinci oluşturup bu tohumlardan üretilen ürünler için iyi pazar olanakları yaratmak istiyoruz" dedi.
Panelde tohumlarını takasa getirmiş iki üretici köy kadının kendileri de, sözleri de ayakta alkışlandı.
Karaot Tohum Derneği Başkanı Feray Karapınar'ın mücadelesinden aldığı güçle söyledikleri ile panel sona erdi.
Ve Seferihisar kapalı pazar yerinde Yarımadalı üreticiler arasında tohum takası başladı. Pembe domates, roka, çizgili çekirdekli karpuz, kınalı bamya, alacalı patlıcan gibi görmeyi unuttuğumuz ürünlerin tohumları kısa bir süre içinde üreticiler arasında el değiştirdi. Bu heyecanlı alışverişe katılmaktan daha heyecanlı olan tek şey dinlemek, bakmak ve olanı biteni ruha kaydetmekti.




DENİŞTİRME TÖRENİ
Tohum takası yeni bir şey değil. Yüzyıllardır, muhtemelen binlerce yıldır süregelen bir gelenek. İyi mahsul alabilmek için tohumun tarla değiştirmesi gerekliliğinden kaynaklanıyor.
Çiftçi Gürsel Tonbul, "Tarla değiştirmek mümkün olmadığı için tohum değiştirilmiş. Bunun adına da deniştirmek, denişik denmiş" diyor. Tohum takasının gerekliliğini. "Aynı tarlada aynı mahsulü iki-üç yıl üst üste ekmek verimi azaltıyor. Üstelik organik tarım yaparsanız bu süre 1 yıla iniyor" diye açıklıyor.
Seferihisar'da şenliğin büyük bir amacı var; yerel tohumları yaşatmak, korumak ve kendi tohumumuza sahip çıkmak. Seferihisar'da ekolojik üreticilerin tomar tomar dağıttığı beyaz kağıda açık ve net yazılmış çağrı metninde "milletin efendisi" köylümüz "Tohumuna Sahip Çık!" diye sesleniyor bize. Çünkü sadece köylünün, çiftçinin değil, hepimizin bu tohumlar. 2006 yılında kabul edilen, bin yıldır kullanılan tohumların satışını yasaklayan, "Tohumculuk Kanunu"na tepki bitmeden usunmadan sürüyor, sürecek, sürmeli.

Yarımada'nın belediye başkanları, çiftçiler, sivil toplum kuruluşları tohuma sahip çıkmak da kararlı. Takas Şenliği'nde elindeki tohumları paylaşmak için getiren köylüler, tohum yasası ile, "Biz üreticilerin kendi tohumlarımızı üretmemizi ve diğer çiftçi kardeşlerimizle paylaşmamızı kısıtladılar, kendi tohumlarımızı çevremizdeki pazarlarda satmamızı yasakladılar. Ama onların yasası var isi bizim de takas şenliklerimiz var" diyerek tüm üreticilere eski, yerli tohumlarımıza onları üreterek sahip çıkalım çağrısı yaptı.

Seferihisar Kapalı Pazar Yeri'nde yapılan Tohum Takas Şenliği görülmeye ve kulak kabartmaya, yetmedi yapılan parasız alışverişe katılmaya değerdi. Önce tohumlar özel hazırlanmış zarflara kondu. Üstüne, isimler, köylerin adı, telefonlar, tohumların türü, çeşidi yazıldı. Üreticiler önce bilgilerini sonra tohumlarını yüz yüze takas ettiler. Bu "deniştirme" töreni akla kazınır bir gün olarak kalacak aklımda.
İletişimin ve alışverişin en hakikisini en safını, en parasızını görme şansına erdim ve güneşe rağmen soğuk olan gün bana çok sıcak geldi.



Domates ve salatalık tohumuna rağbet çoktu. Yerli karpuz, kavun da gözde tohumlar arasındaydı. Benim takas edecek deniştirecek tohumum yoktu ama aile yadigari sandık eskilerini dönüştürerek yaptığı el işi takılarına baktığım genç kadın bahçeme ekmem için bana çiçek tohumu verdi. Parayla değil, gönül rızasıyla... Ben de aldığım tohumları çoğaltıp başkalarına vermeye, neyi unuttuğumuzu unuttuğumuz bu çağda gelecek kuşaklara da kalsın diye eksilenleri yaşatacağıma söz verdim. Bu da adil bir takas değil mi?