Yıllar çok şeyi değiştirip, eksilterek, bazen çoğaltarak geçer. Kimi şey nedense dün gibi eksiksiz kalır. Çok çok konuşulur, hatırlanır. Tat damakta böyle gevezedir, unutulmazdır. Ama bu tat hem şekerli hem Hacı Bekir ise susulur. Yazı yetmez.
Sakızlı lokumu insan nasıl yazarak anlatabilir. Pullu Sakızlı Lokum... Eski İstanbullular'ın aradığı bu tat durdukça güzelleşir... Şimdi nasıl anlatılır bu... Başka ne denir? Ya akide şekerlerini damağına değdirmemiş biri, nasıl anlar yazıdan, ağızda bıraktığı hissi...
Ya badem şekerleri? Hiçbir yerde bu kadar kıtır kıtır ve lezzetli değildir. Bilen bilir, kişniş şekeri sadece orada üretilir. Ne bileyim, düşünüyorum da yazacak gibi değil...
Çifte kavrulmuş küçük lokumları, pudraşekerine bulanmış halde jelatin kağıdı aralayıp kutusundan alırken damağa bir çırpıda götürmüş çok insan vardır. Ama Hande Sultan Ezmesi (sakızlı badem ezmesi) almak için uzaklardan gelen müşterilerin bu tada olan tutkusunun nedenini kaç kişi bilir?
Bu yüzden burada yazacağım şeyler tadın ötesinde...
Şekerci Bekir Efendi'nin yolculuğu
"A name, a legend... / Efsanenin adı Şekerci Hacı Bekir"... Bu cümle içi boş bir reklam sloganı değildir. Bugün yaşını başını almış, en az bir bayram lokumunu yemiş, akidesini ağzında bitmesin diye yavaş yavaş emmiş herkesin kabul edeceği bir gerçektir; "A name, a legend... / Efsanenin adı Şekerci Hacı Bekir"...
1911'de Mısır Sarayı'ndan "Şekercibaşılık" payesi verilen Hacı Bekir, romanlara, yazılara ve ressamlara konu olarak efsaneleşmiş. Osmanlı, Türk toplumunun geleneksel bir parçası olan Hacı Bekir, yabancı ressam ve yazarların da gözünden kaçmamış. Bugün Avrupa'da ''Oryantalist konuların ünlü ressamı'' olarak tanınan ve tüm yaşamını İstanbul'da geçiren Maltalı ressam Preziosi'nin resmi Hacı Bekir'in şeker ya da lokum kutularını süsler. Şekerci Bekir Efendi'yi tarihi dükkanında belgeleyen ve aslı Louvre Müzesi'nde bulunan bu suluboya resmin litografik kopyası Topkapı Sarayı'ndadır.
Hacı Bekir efsanesini önce oğlu ve sonra torunu Ali Muhiddin Hacı Bekir sürdürmüş.
Renkli kişiliğiyle torun Ali Muhittin Hacı Bekir, şekercilikteki başarılarını İstanbul dışında Mısır, Kahire ve İskenderiye'de şubeler açarak büyütmüş. Ali Muhittin Hacı Bekir 50'li yıllarda Fenerbahçe Spor Kulübü'nde yöneticilik yaparak kulübün tarihinde maddi manevi desteğiyle kolay bulunmaz bir kişiliğe sahip olmuş. Eskiden Hacı Bekir'in memleketlisi Kastamonulu bir genç, eğer Hacı Bekir'de çalışmamışsa adamdan sayılmazmış. Bugün de öyle olmalı ki halen dededen toruna, babadan oğula Hacı Bekir'de çalışanların çoğu Kastamonulu.
Bayrağı damat taşıyor
İnşaat mühendisi olan Doğan Bey, Pendik'teki fabrikanın da mühendisi... Bugün Beyoğlu'ndaki Hacı Bekir'in insanı içine çeken dükkanının üst katında, ada mimozaları dolu vazo masasında, duvarlarda sayısız madalya, sertifika ve aile fotoğrafları arasında 5 nesli temsil ediyor. Doğan Bey'in Manş'ı yüzerek geçtiği yıllarda çekilmiş gençlik fotoğrafındaki bakışları, bugün de değişmemiş. Duvardaki Serkisoff saat tıkır tıkır çalışırken, ailenin mirasının sadece bir ad olmadığının farkında... Önemli bir misyon taşıdığının bilincinde... Bu misyona yakışır tat kitaplarına destek vererek Hacı Bekir efsanesini büyütmeyi sürdürüyor.
Bana bu güzel tanışmadan sonra verilen en değerli hediye, ne lokumlar, ne akide şekerleri ne de ada mimozaları... İçine konan zarif armağan notuyla birlikte 1924'te Hadiye Fahriye Hanım'ın kaleme aldığı "Tatlıcıbaşı" kitabı... Bu kitap her şeyden anlamlı. Mimozalar, kokuları uçacak, dökülecek. Lokumlar, akideler tatlarını damağım unutmasa da, yenip bitecek. Ama bu kitap gelecek nesillere damak tadımızı Hacı Bekir aracılığıyla taşıyacak.
Adres: İstiklal Cad. No: 127/6 Beyoğlu Tel: (0212) 245 13 75
"Dedem omuzumun üstünden beni izliyor!"