Bizimki gibi kalabalık bir ailede geçince çocukluk, değerini şimdi anlayabileceğin ve eksikliğini mutlaka hissettiren bir anılar yumağına dönüşüyor hatta. Rahmetli Hacı Mustafa ve Hacı Zehra Özcan, dedem ve ninem, annem, babam ve bizler 3 kardeş; şimdiye göre kalabalık bir aile...
Büyükler için başka, çocuklar için bambaşka bir şey Ramazan ve oruç. Bir kere Ramazan demek, akşam yemeğinin yani iftar sofrasının her zamankinden özenli olması demekti. Baba işten yorgun ve en önemlisi aç gelecekti. Diğer günlerin açlığına benzemezdi o açlık. Ben hiç duymadım açlıkla ilgili şikayet bizim ailede. Yine de iftar sofrası, 30 gün boyunca çok daha özenli, çok daha zengin olurdu.
Ama gelelim asıl meseleye: Ramazan'da balık yenmiyor gerçekten! 11 ay bayıldığım deniz mahsulleri, gitmiyor iftarda! Bunu geçen sene denemek zorunda kaldım, bir arkadaşımın doğum gününde. Ünlü bir balıkçıdaydık; ikinci gününe denk gelmişti Ramazan'ın; mekanı da balıkçı olarak seçmişler. Yapacak bir şey yok; gittim. Masayı donatmışlar tüm deniz mahsulü mezelerle. Neyse, iftar oldu; çorba balık çorbası falan. İnanın çok zorladım kendimi ama ı-ıh, gitmedi nedense. Sonuçta garson arkadaşlar, kendileri için çıkan yemeklerden getirdiler benim iftar yaptığımı duyunca. Ezogelin çorba, köfte vs. derken on numara oldu iftar (ne güzelmiş bu arada onların yemekleri).
Bundan hemen 1 hafta sonra yine ortak arkadaşlarla balıkçıda iftar programı yapılınca ben itiraz ettim şakayla karışık ama sağ olsunlar tedbiri almışlardı. Tüm restoran balık vs. yerken bana dışarıdan karışık kebap getirttiler.
Ramazan bitiyor, ben yine saldırıyorum deniz ürünlerine ama tuhaf bir şekilde 30 gün olmuyor işte. Düşününce çocukluğumda buldum izini; o zaman da Ramazan ayında bizim evde yenmezdi balık. Tamam şimdi yaz zaten ama kışın da bu böyleydi.
Herkese, sağlıklı, huzurlu bir Ramazan ve bu uzun günlerde kolaylıklar diliyorum. Amman dikkatli yiyin; sahura özellikle dikkat edin! Unutmayın geçen sene de uzundu ama geçti gitti çok şükür! Kalın ağız tadıyla...