Bundan 200 yıl öncesine kadar kahvaltı diye bir şeyin olmadığını söylüyor tarih kitapları. Öğün haline gelişinin geçmişi hemen tüm kültürlerde yakın bir zamana tarihleniyor. Öğün olarak kabul edilmesi dünya yaşam dengelerini değiştiren sanayi devrimine dayanıyor. İnsanların belirli saatlerde dışarıda çalışmaya başlamasıyla birlikte geçmişte olmayan yepyeni bir beslenme şeklini ortaya çıkarmış. İş yerlerinin çalışanlarına yemek verdiği 12.00 veya yakın saatlere kadar aç kalmamak için uyku sonrası, iş öncesi yemek yeme gereksinimi kahvaltının ortaya çıkmasına neden olmuş.

Az yeme alışkanlığının belki de zorunluluk olduğu Roma ve Orta Çağ dönemlerinde insanlar acıkmadan asla yemek yemedikleri gibi genellikle tek öğün olacak şekilde beslenirlermiş. Anadolu ve daha geniş bir coğrafyada Osmanlı ailesinin hüküm sürdüğü dönemlerde de sadece iki öğün varmış. Biri sabah 10.00-11.00 arası, diğeri ise gün batımından önce saat 17.00 gibi. Bu dönemde kahvaltı (kahve- altı) günün ilk kahvesinden önce atıştırılan birkaç küçük lokmadan ibaretmiş.

İklim ve coğrafyaya bağlı olarak değişen alışkanlıklar içinde Çin'de kızartılmış hamur ile yapılan 'you tiaove', Amerika'da bagel-krem peynir, Fransa ve İtalya'da kahve ve tatlı bir hamur işi, Meksika'da domates ve biberli sosla hazırlanan yumurta 'huevos rancheros', kahvaltısı dillere destan Antakya'da zahter, nar ekşisi ve soğanla hazırlanan kekik salatası, Gaziantep'in ciğer kebabı, Anadolu'nun kalbinde, sabahın erken saatinde pişmiş köy ekmeği arası çökelek peyniri en çok sevilenler. Kısacası kahvaltınızda ne bulunuyor olursa olsun damağınıza keyif, ruhunuza dinginlik sunuyorsa eğer en güzel kahvaltı odur. Sağlık ve lezzet dolu bir yaz geçirmeniz temennisiyle.