Çünkü insanlar ve özellikle yöneticiler fazla kilonun sağlığınızı bozacağını ve iş veriminizi azaltacağını düşünür... Diyetisyenseniz, fazla kilonuz kariyerinizin önünde daha kalın bir duvar oluşturur. Zayıflama sektöründe çalışıyorsanız, bu duvar daha da kalınlaşır ve yükselir. Kariyeriniz tehdit altına girer, hatta işinizi kaybetme riskiniz bile olabilir desem abartmış sayılmam.

Yıllardır zayıflama sektöründe çalışan bir diyetisyen olarak bu durumu çok normal karşılıyorum. "Madem insanlara sağlıklı beslenmeyi öğretiyorsunuz, siz neden öğrenmiyorsunuz?", "madem biliyorsunuz, neden uygulamıyorsunuz?", "o zaman bu işi pek bilmiyor olabilirsiniz..." gibi söylemler uğulduyor kulaklarımda. Bu konuda aklımıza ilk gelen; "kelin ilacı olsa kendine sürer" şeklindeki atasözümüz, artık temcit pilavı gibi yenilense de, bu durumu daha iyi anlatan bir söz yok.

İtiraf etmeliyim ki ben de son zamanlarda biraz kilo aldım. Hep sağlıklı beslenen ben, "dikkat etmiyorum böyle yaşıyorum" diye övünen ben, nasıl oldu bilmiyorum ama kilo almışım. Takıntıya karşı olmakla birlikte birçok takıntım olduğunu da itiraf etmeliyim. Ekstra bir takıntı oluşturmamak için her zaman sürekli tartılmam. Prensip olarak sık sık tartılmayı hiç önermiyorum. Ancak haftada bir veya ayda bir tartılmanın da gerekli olduğunu savunuyorum.

Yaş kırka yaklaşınca kilo almanın kolay olduğunu biliyordum da bu kadar habersiz ve saman altından olacağını tahmin etmemiştim. Çünkü gerçekten açık yüreklilikle söylüyorum, yüzde 80 sağlıklı besleniyorum, yüzde 20 gibi bir kaçamak yaptığımı da itiraf ediyorum. Bu da insanlık hali olsun artık.

Hoca değişikliği yüzünden pilatese ara verdim. Çocuklarımla evde daha çok vakit geçirmek ve huzurlu ev sakinliği arayışıyla akşam yürüyüşlerimi bile ihmal etmeye başladım. Çay keyfi güzel geldi. Çayın yanında atıştırmalarda biraz akıntıya kapıldım. Önce bir şey olmadı, sonra bir baktım, pantolonlarımın ve eteklerimin beli sıkıyor. Gazım var, kıyafetim yıkanınca çekmiş gibi Polyannavari düşüncelerle önce durumu bilinç altında inkar etmem çok kolay oldu. Kızımın doğum günü resimlerindeki beni görünce, tartıdaki bu 2 kilogram fazlanın 3 kilograma çıkması da eklenince "dur bakalım Nil!" dedim.

Sağlıklı beslenmeyi hayatımın içinde doğal bir alışkanlık olarak yaşayan ben, hatta çocuklarımın beslenmesinde durumu abartıp "ille de sağlıklı beslenmeliler" takıntısı olan diyetisyen anne ben kilo almıştım ve şimdi bunu vermeliydim. Sonra şunu fark ettim; hastalarımda sık rastladığım bir kısır döngü, kilo almanın verdiği suçluluk duygusu ve kilo almaya devam ederim korkusuyla yemek yemek bir kâbus durumuna dönüştü. Bilinçaltında yiyeceklerimi azaltma baskısı yemek saatlerimi esir aldı.

Bu durum beni de esir almadan ben onu etkisiz hale getirmeliydim. Hemen kendimi ölçtüm. Bilgisayarın başına geçip, kendimden çıkarak kendimin diyetisyeni oldum ve bir diyet programı hazırladım. Yağ oranı ölçümünü de, hazırladığım diyet programımın arkasına zımbaladım. 10 gündür diyetteyim. Artık pantolonlarımın ve eteklerimin beli rahatladı, tartıda 1 kg vermiş görünüyorum.

İtiraf ediyorum, küçük küçük sapmalarım olabiliyor ama "Nil Hanım"ın diyetine devam ediyorum. Bu arada çok yoğun iş tempomu, çocuklarımla mutlu zaman geçirmek istememi ve yemek yemeyi sevdiğimi de göz önüne aldığım için kendime yüksek kalorili bir zayıflama diyeti uyguluyorum. Yavaş ama mutlu mutlu kilo vermeye kararlıyım...