Belli yörelerin adıyla markalı markasız, açık-kapalı, petekli-peteksiz çeşit çeşit bal satılıyor, herkes bal hakkında bir şeyler konuşuyor. Haliyle de kafamız karışıyor!

Ben kendi adıma, zihnimdeki soru işaretlerinin çoğunu netleştirdim diyebilirim. Nasıl mı? Geçtiğimiz ay, Altıparmak Gıda tarafından Mutfak Dostları Derneği üyelerine yönelik olarak Mutfak Sanatları Akademisi'nde düzenlenen bal tadımı etkinliğinde… Balparmak, Balkovan ve Binbirçiçek markalarını bünyesinde barındıran Altıparmak Gıda Ar-Ge ve Kalite Güvence Müdürü, Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Sunay, yaklaşık 3 saat süren etkileyici bir sunumla, aydınlanmamıza sebep oldu…

Balın insan sağlığı için önemi konusunda gerek internetten, gerek kitaplardan sonsuz bilgiye ulaşabilirsiniz. Ancak "doğru bal" konusunda gerçekten bir bilene kulak vermekte fayda var! Biz de öyle yaptık ve neredeyse her gününü, her anını bal konusunda araştırmalar yapmaya adayan Aslı Hanım'ın anlattıklarını can kulağıyla dinledik.

Aslı Hanım'ın verdiği bilgiler eşliğinde bir yandan da bal tadımı yapıldı. Önce şeker şurubu katılmış sahte bal, antibiyotik kalıntılı bal ve ardından doğal, kalıntısız, gerçek balı tadarak aralarındaki farkı bulmaya çalıştık. Sonuç: Aralarındaki farkı, en gurme damakların bile anlaması, fark etmesi imkansız! Peki bunlar nasıl ayırt edilebiliyor? Tabii ki laboratuar ortamında. Ancak analiz edilmesi gereken öyle çok parametre var ki; Altıparmak Gıda bünyesinde, Avrupa'nın en kapsamlı 4 eşdeğer bal ihtisas laboratuarından birini kurmuşlar.

"Avrupa'nın bal analiz üssü" durumundaki bu laboratuarda Türkiye'nin dört bir yanındaki arıcılardan gelen ballar saflığına, kalitesine göre tek tek analiz ediliyor. Aslı Hanım'ın anlattıklarına bakılırsa, balda sahtecilik, sektörün en önemli sorunlarından biri. Örneğin gerçek bal olmadığı halde "bal aromalı şurup" adı altında satılan ve bu ibareye etiketinde kolayca okunmayacak şekilde yer veren ürünler olduğunu, "Anzer balı" adı altında fahiş fiyatlara satılan bazı ürünlerin aslında bu yöreyle hiç ilgisi olmadığını öğrendik.

Beni en çok şaşırtan ise petekli ballarda hile yapılmayacağı yolundaki inancımın sarsılması oldu. Kovan yakınına konan şeker şurubu gibi karışımların arılar tarafından bala dönüştürüldüğünü hep duyarız. İşte petekli olarak satılan, doğal bal olduğunu sandığımız pek çok balın peteği bu şekilde, yani şeker şurubuyla oluşuyormuş. Anlayacağınız bu tür petek ballar çiçeklerin, bitkilerin, doğanın tadını, şifasını içermiyormuş. Ayrıca arıcılıkta kullanılan ilaç uygulamalarının çoğu da direk petekler üzerine uygulandığı için dolayısıyla petekli balda kalıntı riski yüksek olmakla birlikte, her bir petek balın tek tek analizi de pratikte olanaksızmış.

Uzun lafın kısası, benim dinlediklerimden çıkardığım sonuç; balın kalitesini, gerçekliğini tadarak, koklayarak, ışığa tutarak anlamak mümkün değil. Diğer yandan, 1 yaşından itibaren herkesin her gün "şifa niyetine" bal tüketmesi gerekiyor. Bunun için de güvenilir markaların süzme ballarını almak ve raflarda gördüğümüz ürünleri de sorgulamak gerekiyor.

Tadı damağınızda kalacak Sofra'larda buluşmak dileğiyle…