Bana göre yeryüzündeki her türlü sıkıntının tek ve temel çözümü sevgi… Ve bunun için de önce kendini sevmek gerek. Hem de çok! Kendinizi tamamen sevdiğinizde bu sevgi yüreğinizden dışarıya, etrafınızdaki her şeye ve herkese yansır.

Çevrenize şöyle bir bakın… Kendi iç huzurunu sağlayamamış, mutsuz ve agresif insanlarla bir arada olmak istemeyiz. Hayata pozitif bakan, derdimize dertlenerek değil de ışık tutarak yaklaşan, kendiyle ve dünyayla barışık olanlarla daha çok vakit geçirmek isteriz. Kısa süre önce kızımın okul arkadaşları ve öğretmenleriyle gerçekleştirdiğimiz Ankara gezisi sırasında merhum İsmet İnönü'nün kızı Özden İnönü Toker ile de tanışma ve sohbet etme şansımız oldu… Hem çocuklar hem de bizim için unutulmaz bir deneyimdi… Özden Hanım saatlerce anlatsa, hiç sıkılmadan dinleyebilirdik… Herkesin tek tek gözlerine bakarak konuşan, çocukluk hatıralarındaki Atatürk'ü sevgiyle ve özlemle anlatan, son derece zarif bir Cumhuriyet kadınıydı karşımızda duran… Atatürk'le birlikte oturdukları aile sofralarını, aralarında geçen diyalogları anlatırken dedi ki; "Herkesi sevmek mecburiyetinde değilsiniz ama saygı duymak zorundasınız. Hayatta başarılı olmak içinse her şeyden önce kendinizi sevmeli ve özgüvenli olmalısınız. Atatürk'ün bana öğrettiği en önemli ders budur."

Dini kitaplara, kadim öğretilere ya da modern çağ söylemlerine baktığımızda da "iyilik" ekseninde bir yol izlemek isteyenler için çizilen resim aslında çok da farklı değil… Kendini sevmek, kendi dışındakilere de asgari düzeyde saygı duymak… Çocuğa, yaşlıya, ağaca, suya, üzerinde yaşadığımız toprağa, yaptığımız işe…

Aslında iç sesimiz bize ihtiyacımız olan her şeyi söylüyor. Yeter ki dinlemeyi bilelim… Hani bazen hepimize olur ya… Bir karar arifesindesinizdir, bir seçim yapmanız gerekir. Korkular, kaygılar, sizin için hayırlı olanı görmenize engel olur. Kaç kişiye fikrini sorarsınız; öyle mi yapayım, böyle mi diye… Sorduğunuz herkes kendi deneyimlerinden yola çıkarak başka bir yorum yapar ve aklınız iyice karışır. Halbuki iç sesimiz alttan alttan kendini duyurmaya çalışıyordur o sırada…

İşte böyle anlarda geçmiş tecrübelerimizden ya da başkalarının yaşadıklarından yola çıkarak korkular, kaygılar, endişeler üretmek yerine sevgiyi seçelim… Kendimiz için, çocuklarımız için, geleceğimiz için kaygılanmak yerine akışta olmayı ve özgürlüğü seçelim. Bana göre insan hayatında çok önemli bir başka unsur da şükretmek… Sadece sağlık ve bolluk durumlarında değil, her koşulda şükretmeyi başarabildiğimizde, sanki ilahi bir mekanizmanın işlemeye başladığını düşünüyorum… En zor anlarda bile başımıza gelenleri olduğu gibi "kabul edip", her şer'de bir hayır olduğunu düşünüp şükredebilirsek, mükafatını alacağımıza eminim.

2014'ü acı-tatlı hatıralarıyla geride bırakıp, yepyeni bir yıla adım atmanın arifesindeyiz… "Geride bırakmak" derken laf olsun diye söylemedim! Kelimenin tam karşılığı olarak geçmişle vedalaşmaktan bahsediyorum. Kendimizi olduğumuz gibi kabul edip severek, sevdiklerimizin hayatımızdaki varlığına şükrederek…
***
Tadı damağınızda kalacak Sofra'larda buluşmak üzere…