Şu anda birkaç yemek adından oluşan bu liste onlarca, yüzlerce, binlerce isme ulaşabilir kolaylıkla. Kolay çünkü ülkemiz sınırları içinde yer alan Anadolu ve Trakya üzerinde yaşayan insanların daha doğrusu insanlığın bu bölgede yerleşik hayata geçişinden bu yana katman katman büyüyerek zenginleşen tarımı ve buna bağlı olarak mutfağının bütünlüğü ve varlığı bu listenin uzunluğunun, devamlılığının sebebi. Ayrıca ülkemiz, coğrafyasının yanı sıra tarihsel konumuyla da çok kültürlü bir senteze daima uygun bir ortam sağlamıştır. Doğudan batıya uzanan ünlü Baharat ve İpek yollarının kavşağında oluşu, binlerce yıldır nice uygarlıklara beşiklik etmiş olması ve Asya, Avrupa, Afrika kıtaları arasında doğal bir köprü olan ülkemizin gastronomi hazinesinin kaynağı işte bu detaylarda saklı. Bu topraklarda var olmuş her kültürün saklı hazineleri arasında yer alan 'yemek' her zaman söylediğim, yazdığım gibi salt karın doyurmanın ötesinde bir kavram. Hayatın odak noktalarından biri. Anadolu medeniyetlerinin süzgecinden geçerek günümüze ulaşan bu tatların, bu kültürün teminatı ise tam 100 yıldır Atatürk'ün çizdiği yoldan ilerlememizdir. Milli Mücadelemizin başkahramanı Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına müteşekkirim. Soframda bu tatları halen tadıyor ve üzerine yazabiliyorsam sebebi müteşekkir olabilme durumumdur. Sebebi Cumhuriyettir. Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun. Ağzımızın tadı, yuvamızın esenliği, birlik ve bütünlüğümüz hiç bozulmasın…

Aşağıdaki dörtlüğü her gördüğümde kalbim gülümsüyor. Sizlerle de paylaşmak istedim;

"Bir zamanlar dünyada sağ olursem

İstanbul içinde mukim olursem

Bu yemekleri her gün bulursem

İsterse altı ay ramazan olsun"

MAKEDONYALI AŞIK ÜSEIN