Gastronomi ülkemizde çok yeni bir kavram. Yemek eylemini damak, tarih, ekonomi, coğrafya ve daha birçok iş birliklerle değerlendirmek, tespitlerde bulunmak, tanımak gastronominin işi. Sofra üzerine konulan yemek beraberinde binlerce yıldır akan bir ırmağın geçip durduğu yerlerden taşıdıklarına benzer bir seyir izler. Tat aslında sentez bir birikimdir. Tabağın içindeki yemeğe birileri tuzu taşırken bir diğeri baharatını katmıştır. Birer tutam lezzetler yemeği tamamlar, hayata geçirir. Gündelik hayatın veya gündelik olmayan hayatın içine koyuverir. Anadolu'yu ve elbette Trakya'yı hayal edin. Tarih kitapları bu coğrafyalarda yaşamış milletlerden bahseder. Savaşlar, barışlar, taht mücadeleleri kısacası insana dair her şey bir noktada yemeğe bağlanır. Nasıl olur demeyin, oluyor işte. 'Ekmek mücadelesi' kavramı insan ilişkilerinde birincil etken çünkü. Ekim sayımızda sokaklarında keyifle ve keşfetme duygusuyla gezdiğimiz Anadolu ve Trakya'nın 'sır' kalabilmiş, belirli bir kesimin bildiği, pişirdiği lezzetleri sayfalarımıza taşımaya çalıştık. Bu konudaki rehber kaynaklarımız; danışman yazar, şef ve ekip arkadaşlarımın kulaklarına çalınan, yemeklerini tattıkları mütevazı, bereketli sofralar. Bu yemekleri müthiş bir bilinç içinde pişiren, malzemelerini ve mutfağını bu doğrultuda tasarlayan yöre insanı biliyor ki bu yemekler yaşarsa içinde yer aldığı, kimliğini tamamlayan kültürü de yaşayacak. Biz de 26 yıllık Sofra geleneğine bir katkımız olması dileğiyle yola koyulduk. Bu katkı elbette bir kereye mahsus olamaz. Kimi zaman böyle özel sayı çalışmalarında, kimi zamanda da hem dergi hem de sosyal medya hesaplarımızdan değerli ülkemiz mutfaklarına yer vereceğiz. Sizler de sofralarınızın sırlarını bizlerle paylaşırsanız mutlu oluruz ve dergi yayınlarımızda yer veririz. Sizinle varız ve sizinle çoğalmak, daha da büyümek isteği içindeyiz. Lütfen bize yazın veya bizi arayın. İletişimlerimiz künye sayfamızda. Güzel sofralarda, güzel zamanlar geçirmeniz temennisiyle…