Tüm basın-yayın mecraları arasında dergilerin nasıl özel bir yeri varsa, dergi yayıncılığında da kapak çok önemlidir. Kapak deyip geçmeyin! İçeriğe dair ipuçlarını barındırdığı gibi, toplumun güncel ilgi alanlarına ve ihtiyaçlarına hitap etmesi, çağın grafik tasarım trendlerini yansıtmanın yanı sıra satın alma hissi uyandırması, rengiyle-ruhuyla hedef kitlesini ilk görüşte yakalaması gereken adeta bir vitrindir dergi kapağı… Ve satış üzerindeki etkisi asla göz ardı edilemez.

Yıllar yılı bağ geliştirdiğiniz, sadık okuru olduğunuz bir dergiyi satın almak için her ay kapağında ne olduğuna pek dikkat etmiyor olabilirsiniz ama bayilerdeki dergi reyonunun önünde kararsız kalanlar ya da sosyal medyada, dijital platformlarda gezinirken karşılarına çıkan bir görselle anlık harekete geçenler için kapağın etkisi yadsınamaz. Aslında ilk grupta yer alan sadık okur kitlesindeyseniz bile, bir dergiye abone olma kararınızı etkileyen faktörler arasında kapaktan itibaren sizi içine alan bir kimyası vardır o derginin…

Logosuyla, yazı karakterleriyle, fotoğrafın ya da fotoğrafların kullanımıyla, kısacası genel tasarımıyla her derginin, rakibinden ayrışan bir duruşu, bir tarzı olması gerekir. Lisanslı dergiler, belirlenmiş ortak çizgiler çerçevesinde hareket ederken, yayınlandıkları coğrafyanın etkilerini de belli ölçüde taşırlar. Yerli dergi markaları nispeten daha özgür ve lokal etkilere açık hareket edebilir.

Peki bir yemek dergisinde durum nasıldır sizce? 24 yılı geride bıraktığımız yayın hayatımız boyunca, her ay onlarca, hatta bazen yüzlerce tarifle çıktık karşınıza... Kitapları, web sitesini ve sosyal medya içeriklerini saymazsak, bir yıl boyunca hepi topu 12 adet ürün hazırladığımızı düşününce, 12 adet vitrin karesinden söz ediyoruz aslında… Bana sıklıkla sorulan sorulardan biridir "en çok hangi kapaklar satıyor?"

Bunca yıl içinde toplumsal alışkanlıklarımız açısından pek çok şey değişse de benim bu soruya cevabım değişmedi: Milletçe hamur işine ve tatlıya bayılıyoruz! Kapaklarımızda da bazen etle, bazen sebzelerle buluşmuş hamur işleri, bazen çikolatanın, çoğu zaman da mevsim meyvelerinin eşlik ettiği tatlılar görmeniz bir tesadüf değil yani. Diğer yandan, son yıllarda değişen beslenme alışkanlıkları bizi de ara ara tereddüte sürüklüyor açıkçası... Sanki herkes salatayla öğün geçiştirip, detoks içecekleriyle form tutuyor, ızgara balık yanında haşlanmış sebzeli, şekersiz ve glutensiz hayatlar yaşıyor sanıyoruz, öyle değil mi? Açıkçası evet, böyle yaşamaya çalışan bir kesim var ama bana sorarsanız gerçekten azınlıkta kalıyorlar. Ya da şöyle söyleyeyim; bir insan yemek dergisi alıyorsa, kapağından son sayfasına kadar iştah açıcı ve doyurucu olmasını bekliyor. Yanılıyor muyum?

Tabii ki hepimiz "Ne yersen osun" diyerek sağlığımıza dikkat ediyor ve içeriğini bildiğimiz "gerçek" gıdalar tüketmeye çalışıyoruz. Kapak konusuna nereden mi geldim? Bu ay da her ay olduğu gibi onlarca kare arasında kararsız kaldık ve şirket içinde yaptığımız kamuoyu yoklamasında berabere kalan iki kareyi de kapağa taşıyalım dedik... Biri Anne Mutfağı'ndan "Erikli Crumble Kek", diğeri ise Müjgan Yurtseven'in mevsimin yıldızı domatesle hazırladığı "Domatesli Kabak Spagetti"… Her ikisinin de tadına bakma şansına eriştiğim için rahatlıkla söyleyebilirim ki, kesinlikle denenmeyi hakediyorlar! Peki sizin kapağınız hangisi? İkisi arasında hangisinin size daha çekici geldiğini ve genel olarak Sofra kapakları arasında ne tarz görselleri kendinize yakın hissettiğinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Belki de bir sonraki sayının kapağına sizin fikriniz hayat verir, ne dersiniz?

Tadı damağınızda kalacak Sofra'larda buluşmak dileğiyle…