En sevdiğim sözlerden biridir; "ne yersek oyuz!" Anne karnından itibaren edindiğimiz damak tadı ve yeme-içme alışkanlıkları, hayat boyu yaşam kalitemizi, sağlığımızı etkileyen en önemli unsurlardan biri haline geliyor. Çocuğunuzu pek çok konuda özgür bırakabilir, bireysel seçimlerine, kendini ifade ediş biçimine saygı duyabilirsiniz. Ama beslenme söz konusu olduğunda maalesef buna yüzde 100 katılmak mümkün değil! Hele ki günümüzün sınırsız tüketim imkanlarını düşününce… Cips-asitli içecek basitliğinde bir sınırlamadan bahsetmiyorum. Etiket bilgilerini önemsemeden market sepetine attığınız irili ufaklı her ürünü, ikram olarak karşınıza çıktığında reddetmediğiniz her atıştırmalığı, "kutlama" ve "ödül" olarak konumlandırdığınız tüm besinleri çocuğunuzun da hayatına sokmuş oluyorsunuz. Sonra da gelsin alerjiler, solunum yolu hastalıkları, metabolik sorunlar ve bilumum müzmin hastalıklar… "Ama ne yapayım, biz vermesek de dışarıda yiyor!" diyebilirsiniz! Bahsettiğim şey, yasaklar koymayla ilgili değil zaten. Bebeklikten itibaren "sağlıklı beslenme bilinci" oluşturmaktan, kendi beslenme tarzımızla örnek olmaktan söz ediyorum. Yani siz asitli bir içecek tüketirken "merak etti, biraz su katalım da tadına baksın" derseniz, bir adım sonrasında o içeceğin orijinal haliyle karşılaştığında tüketmekte tereddüt etmeyecektir. Ya da bol kremalı bir pastaya kafasını gömdüğünde kahkahalarla gülerseniz, o an yaşadığı damak zevkine, alkış ve onayı da eklemiş olacaksınız. Tüm bunlar bir tarafa, size daha vahim bir şey söyleyeyim mi… Yapılan son araştırmayla, izledikleri çizgi film karakterlerinin, çocukların şişmanlamasına neden olduğu tespit edildi! Seri psikolojik deneyler sonucunda aşırı kilolu çizgi film karakterlerinin ortaya çıkışı ile aşırı yenen sağlıksız gıdalar arasında bağlantı olduğu keşfedilmiş. Yani Peppa Pig, Homer Simpson, Garfield, Fred Çakmaktaş ve diğerleri, çocuk obezitesi krizini körüklüyor olabilir. Farklı vücut ağırlıklarındaki çizgi film karakterlerinin, besin değeri yüksek olmayan gıda seçim ve tüketimi üzerine etkisi olup olmadığını anlamayı amaçlayan çalışma, Colorado Devlet Üniversitesi ve Indiana Üniversitesi tarafından gerçekleştirilmiş. Sonuç olarak da 6-14 yaş arasındaki çocuklarda, aşırı kilolu çizgi karakterlerin yeme alışkanlığını aktive ederek göreceli olarak yüksek seviyede besin tüketimine sebep olabileceği sonucuna varılmış. Konunun ciddiyetine dikkat çekmek için Obezite ve Metabolik Cerrah Prof. Dr. Halil Coşkun'a kulak vermemiz faydalı olabilir: "Bu ilginç çalışma aşırı kilolu çizgi film karakterlerinin çocukların sağlıksız besin tüketimine etkisini incelemiştir. Gösteriyor ki kilolu karakterler, çocuklarda aşırı kilo almayı aktive ederek, sağlıksız yiyeceklerin aşırı kullanımı ile sonuçlanabilir. Bu tespit, pazarlama ve çizgi filmlerde kullanılan karakterlerin dizaynını tekrar düşünmemiz gerektiği anlamına gelebilir. Bulgular aynı zamanda yasa yapıcıları, bu önemli yaş grubuna yönelik sağlık promosyon mesajlarının en iyi şekilde nasıl hedeflenebileceği konusunda da yönlendirmeli."

Yani çocuklarımızın ne izlediğine, izlediklerinden nasıl etkilendiğine dikkat ederken, bir de bu gözle bakmamız gerekiyor. Diğer yandan, bu bilgileri avantaja da çevirmemiz mümkün tabii! Sağlıklı beslenmesi ve sportifliğiyle çocuklarımıza örnek olacak karakterleri, rol modelleri hayatına sokarak onların pozitif etkilerini de gözlemleyebiliriz.

Bence tüm çocuklar, sağlık ve lezzeti birarada barındıran besinlerle büyümeyi hak ediyor! Tadı damağınızda kalacak Sofra'larda buluşmak üzere…