Eski çağlardan beri besin değeri yüksek olan, insana güç ve kuvvet verdiği bilinen fındığın anavatanı hakkında birçok rivayet vardır. Genel olarak kabul edilen ise Çin'den Türkiye'ye geldiği ve antik çağda Yunanistan'a ve oradan da Avrupa'ya yayıldığıdır. İlkbaharda yapraklanan fındık ağacı sonbahara kadar yeşilliğini korur. Kadehçikler içinde gelişen fındık meyvesi temmuz ayının sonuna doğru olgunlaşmaya başlar. Temmuz sonundan eylüle kadar hummalı bir şekilde hasat işlemi sürer. Fındıklar bitkiden hasat edildikten sonra yere serilip kurutulur. Bir sonraki adımda ise kadehçiklerden çıkartılır. Fabrikalarda sert kabuğu kırılıp içi alınan fındık, tuzlu ya da tuzsuz olarak kavrulur ve çerez olarak satılır. Ülkemizde Tombul, Palaz, Foşa, Mincane, Çakıldak, Kalınkara, Uzunmusa, Kan, Kargalak, Cavcava, Sivri, İncekara, Acı, Kuş, Yuvarlak Badem ve Yassı Badem çeşitleri yetiştirilir. Bu çeşitler içinde yuvarlak şekilli olanları daha makbuldür. Dünyada ise Amerikan Fındığı, Çin Fındığı, Himalaya Fındığı, Farges Fındığı, Asya Fındığı, Mançurya Fındığı, Lambert Fındığı, Tibet Fındığı ve Yunan Fındığı gibi türleri bulunmaktadır. Köklerini derine salan fındık ağacı, gübreli ve killi-kumlu toprakları sever.

Meyvesinin olgunlaşma döneminde ise güneşli ve yağışsız hava ister. İklim isteğine baktığımızda en uygun yetişme koşullarını ülkemizin Karadeniz sahillerinde bulan fındık daha çok Giresun, Trabzon, Sakarya, Samsun ve Bolu'da yetiştirilir. Türkiye dünya fındık üretiminin yüzde 65-70'ini, dünya fındık ticaretinin ise yüzde 70-75'ini gerçekleştirir. Ağırlıklı olarak çikolata ve tatlılar olmak üzere, her türlü çorba, meze, salata, hamur işi ve yemek yapımında katkı maddesi olarak kullanılan fındıktan likör üretiminde de yararlanılır. Fındık yağı ise sadece yemeklerde değil, parfümeri, sabun imalatı, masaj yağı gibi alanlarda kendini gösterir. Bunun dışında fındığın sert kabukları yakacak olarak Karadeniz halkının hizmetinde yer alır. Yeşil yaprakları ise Karadeniz yöresine özgü, dibi sivri sepetlerde hayat bulur.

Zengin vitamin yapısına sahip fındık, E vitamini açısından bitkisel yağlardan sonra bilinen en iyi ikinci kaynaktır. Bu vitamin kalp ve diğer kasların sağlığı, üreme sisteminin normal çalışması için gereklidir. Kemik ve diş yapımı için gerekli olan kalsiyum, kan yapımında görev alan demir, büyüme ve cinsiyet hormonlarının gelişmesinde rol oynayan çinko için en iyi kaynak yine fındıktır. Sinirlerin uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gerekli olan potasyum açısından da zengin olan kabuklu meyvemiz insan yaşamında önemli bir yere sahiptir. Kansere yakalanma riskini de azaltan fındık, bedensel ve zihinsel yorgunluğu giderir, bedene güç katar. Hastalıkların iyileşme sürelerini kısaltır. İyi bir enerji kaynağı da olan fındık, magnezyum, fosfor ve potasyum yönünden de oldukça cömerttir.

Bunları biliyor musunuz?

* Her gün sadece 25-30 gram fındık yiyerek vücudumuzun, günlük E vitamini ihtiyacının yüzde100, B6 vitamini ihtiyacının da yüzde 25'ini karşılamak mümkündür.

* Fındık, içerdiği çinko mineraliyle afrodizyak etkisi yaratmaktadır.

Fındık alırken...

Kabuğunun parlak, fazla kalın olmayan, lekesiz ve deliksiz olmasına dikkat ediniz.

Saklarken...

Kabuğunu çıkardıktan sonra bayatlamasını önlemek için hava almayan bir kapta saklayınız.