Kadifemsi dış kabuğun altında bulunan sert bir kabuk ve onun içindeki lezzetli tohumdan oluşan badem, karanlık, kapalı bir yerde saklı olan ve bulan kişiyi besleyecek bir hazineyi sembolize eder. Madde ile ruh ikiliğinin, dünya ile cennetin, ateş ile suyun ötesine geçilmiş ideal evliliğin de simgesidir badem…
İlkin çiçeğiyle coşturur bizi badem. Çiçek dolu bir kaba batırılarak her tarafı çiçeğe bulanıp ağaca yapıştırılmış gibi duran dallarıyla badem ağacı öyle neşeli, öyle canlıdır ki, onun etrafına saçtığı neşe bize de sirayet eder. Lakin kanmıştır badem ağacı ılık havalara ve esecek ilk soğuk rüzgârda dökecektir güzelim ak çiçeklerini.
"Seni kandırır havalar/Beni sevdalar" der Aziz Nesin "Arkadaşım Badem Ağacı" adlı nefis şiirinde, badem ağacıyla sevdalı insanın benzerliğini böyle dile getirir. Bir güzel söze, bir tatlı gülüşe kandığı gibi sevdalının kanar badem ağacı da ilkyazın ılıklığına. Ama kalan çiçekler nazlı nazlı salınıp dallarda yavaş yavaş meyveye dururlar ve sonbaharda hem lezzetli hem besleyici bademe dönüşürler.
Neyin nesi, kimin fesi?
Fertlerinin mutfağımızdan eksik olmadığı çok kalabalık bir bitki ailesi olan gülgillerden, 6-8 metre boyunda bir ağaç ve bu ağacın sert kabuklu meyvesi badem. Yabani badem, daha Mezolitik ve Neolitik çağlarda da toplanıyordu.
Akdeniz havzasındaki başka yerlerin yanı sıra, ülkemizdeki Çayönü'nde ve İÖ yaklaşık 8000 yılına tarihlendirilen Hallan Çemi Tepesi kazılarında, daha sonraki dönemden Çatalhöyük ve Hacılar kazılarında, kömürleşmiş yabani bademler bulunması, bademin Anadolu'daki geçmişinin ne kadar eski olduğunun kanıtıdır.
Yabani badem türlerinin bazılarının içerdiği asit nedeniyle, birkaç düzinesi tek seferde yenirse, zehirleyici etki yaratır.
Bilimadamları, çeşitli bilimsel verileri değerlendirerek bademin, Akdeniz havzasının doğu kısmında en geç yaklaşık İÖ 3000 yılında evcilleştirildiği sonucunu çıkarıyorlar.
Badem, Akdeniz'in öteki güzelleri üzüm, zeytin ve hurma ile Eski Dünya'da evcilleştirilen en eski ağaçlardan biri.
Dilimizdeki adı, Farsça bâdâm sözcüğünden gelir. Bademin kendine özgü ovalimsi formu, benzer şekildeki başka nesnelere de isim kaynağı olmuş dilimizde, badem tırnak, badem bıyık, badem gözlü gibi. Çeşitli argolarda farklı anlamlar ifade eden badem, kimi zaman tabanca kurşunu, kimi zaman dişilik organı klitoris, kimi zaman da özellikle seyyar satıcıların ifadesiyle taze salatalıktır. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde badem parmak işaret parmak anlamında, badem kürk ise tilki postunun bacak kısmından yapılan kürk anlamında kullanılır. Badem sözcüğünün İtalyanca'daki karşılığı mandorla. Bademle şekil benzerliği kurularak yaratılmış müzik aletiniyse İtalyanlar mandola ya da mandora olarak adlandırmışlar. 18. yüzyılda mandolin olarak adlandırılmış bu müzik aleti. Siz çocukluğunuzda okulda mandolin çalanlardan mıydınız yoksa blok flüt çalanlardan mı?
Düşler Ülkesinde Yolculuk
Çocukluk hatıralarından sonra düşlerin o eşsiz dünyasında, sembollerin ve mitolojinin diyarında yolculuğa çıktığımızda binlerce yıldır insanoğlunun, bedenini besleyen bademe ne çok anlam yüklediğini görüyoruz.
Frigyalıların hayat ağacıdır badem, yeniden canlanmayı ifade eder.
Öte yandan baharda çiçekleri ilk açan ağaçlardan olduğundan, doğanın yeniden canlanmasının göstergesidir.
Son soğuk rüzgârlardan, son donlardan kolayca etkilenip dökülebildiğinden, kısa ömürlülüğü, geçiciliği de ifade eder.
Bir tarafta üretkenliği, umudu, kendini korumayı, bekareti ve Meryem Ana'yı, öte yandan duygusallığı, pervasızlığı simgeler.
Yunan mitolojisine göre, Troya'dan dönerken şiddetli fırtına nedeniyle Trakya'da kıyıya çıkan prens Demephon, kral Phyleus'un misafiri olur. Kralın kızı Phyllis misafir prense aşık olur. Demephon da genç kızın aşkını karşılıksız bırakmaz, karşılık verir, sonsuza dek birlikte olma sözü verir ona. Demephon, ülkesine dönüp yarım kalan işlerini tamamlamak için sevgilisinden izin ister, Phyllis sevgilisinin sözüne güvenerek bu izni verir. Kararlaştırdıkları günde genç kız Demephon'un gemisini görmek için limana kadar yürür ama prens gelmez. Demephon evlenip çocuk sahibi olmuştur bile. Çok uzun zaman geçtikten sonra Phyllis, Demephon'un dönmeyeceğini anlayıp üzüntüsünden kendini asıp meyve vermeyen ve yeşermeyen bir badem ağacına dönüşür. Bu mitin başka bir versiyonunda, Phyllis'in ağaca dönüştüğünü öğrenen Demephon büyük bir suçluluk duyup Phyllis'in ülkesine gelir. Phyllis'in dönüştüğü kuru badem ağacına sarılıp ağlamaya başlar ve gözyaşları ağacı yeşertir, çiçeklendirir.
Badem ağacının yapraklarını döktüğü mevsimse, Phyllis'- in öldüğü mevsimdir. Phyliss, tıpkı badem ağacının güzel havaya kandığı gibi kanmıştır aşığının ömür boyu birliktelik sözüne; badem ağacının yemişe durmadan karayele çarpılması gibi çarpılmıştır karasevdaya. Sevdanın yemişidir badem.
Kadifemsi dış kabuğun altında bulunan sert bir kabuk ve onun içindeki lezzetli tohumdan oluşan badem, bu yapısı itibariyle karanlık, kapalı bir yerde saklı olan ve bulan kişiyi besleyecek bir hazineyi sembolize eder. Bademin geometrik şekliyse, bir kenarı daraltılıp sivriltilmiş, öteki kenarı yuvarlatılmış eşkenar dörtgene benzediğinden, eşkenar dörtgen gibi badem de dünya ile cennetin birleşimini sembolize eder ve Hristiyan ressamların fırçasından çıkma aziz resimlerinde badem figürü azizlerin etrafının çevrelenmesinde kullanılır. Benzer şekilde madde ile ruh ikiliğinin, dünya ile cennetin, ateş ile suyun ötesine geçilmiş ideal evliliğin de simgesidir badem ve belki de düğünlerde badem şekeri dağıtılmasının nedeni budur.
Damağa lezzet vücuda kuvvet
Bu kıymetli yemiş, türlü hallerde soframıza gelir, henüz çağlayken sofralarımıza kurulur aslında. Baharın müjdecisidir çağla, manav tezgâhlarında veya seyyar satıcılarda külahlarda görürüz onu. Kimimiz çok sever bu ham meyveyi, kimimizse üstü tüylü olduğundan bütün halde ağzına bile koyamaz. Çağladır o mayhoş tadıyla, kütür kütür dokusuyla bahar meyvelerinin ilki. Anadolu mutfağının zenginliği, çağlanın kullanımında da bir kez daha ortaya çıkıyor: Antalya'- nın serinletici çağla cacığı, Buldan'ın o bol yeşillikli ve katı yumurtalı çağla dövmesi, Gaziantep'in çağla aşı, Eskişehir'in çağla konservesi bu zenginliğin göstergelerinden. Sonbaharsa bademin olgun halinin mevsimi. Yaz boyu çağlanın kabuğu sertleşir, içi irileşip olgunlaşır ve sonbaharla birlikte badem buyurur mutfağımıza. Hem de ne buyurmak, çiğ halde veya kavurarak çerez olarak da yeriz bademi, iç kabuğunu çıkarıp beyazlattıktan sonra pilavlarımızı zenginleştiririz bademle, un haline getirip nefis çorbalar yaparız, çeşitli biçimlerde kesip, parçalayıp kurabiyelere, keklere, turtalara katarız, onları süslemekte kullanırız ve elbette helvadan baklavaya binbir çeşit tatlıya koyarız. Badem, yağ içeriği bakımından zengin bir yiyecek olduğu gibi, magnezyum ve kalsiyum açısından da zengin. Kalsiyum fazlalığı sebebiyle, küçük çocukların ve menopoz dönemindeki kadınların beslenmesinde önemli bir yere sahip. Aynı zamanda E vitamininin önemli kaynaklarından ve bu niteliği dolayısıyla cilt sağlığına katkıda bulunan bir yiyecek. Badem yağıysa hem cilt hem de saç bakımında kullanılagelmiştir. Hamileliğim boyunca günbegün gerilen karın derimi, bademyağıyla besleyip büyük faydasını görmüştüm.
Bizden Öncekilerin Mutfağından
Klasik mutfağımızda badem, şerbet, hoşaf süslemelerinden, tarator yapımından, badem ezmesi yapımına kadar çok çeşitli yerlerde kullanılır. Badem ezmesi, lezzetli ve besleyici bir yağlı tohum olan bademin tüketim çeşitlerinden yalnızca biri. Akdeniz'e kıyısı olan topraklarda badem ezmesi özellikle Araplar ve Museviler tarafından yaygın olarak yapılıp tüketilmiştir ve gelenek bugün de devam ediyor. Badem ezmesi, lezzet masallarının prensesi benim için. Komşumuz İran'ın günümüz mutfağında da bademin ayrı bir yeri vardır. Tesadüf değildir bu, yüzlerce yıl öncesine ortaçağ Arap mutfağına, Abbasi Hanedanlığı dönemi Arap mutfağına dayanan bir geçmişi var.