Dün buz gibi olan havaya karşılık bugün mis gibi ılık rüzgarlar; yüzünü anlık da olsa gösteren güneş ama en çok da tazelik kokan hava. Mart böyle bir şey benim için. Biraz kış biraz da bahar. Berraklık duygusu uyandırırcasına renkli, keyifli. Kış lezzetlerinin son demleri ile yeni mevsimin turfandaları karşı karşıya. Yemekler biraz oradan biraz buradan aromalar taşır çoğu zaman. Birinin olgun tadı diğerinin başlangıcına eşlik eder. Yeniye eskinin desteği adeta. Enginar ile portakal, kereviz ile bahar otları, geçen yazın pekmezinin tatlandırdığı kuzu eti aynı tencerede buluşur... Böylesine tat zenginliğinin bir arada olduğu yemeklerin listesi de uzar gider. Zamanı efektif kullanma, ev ekonomisini doğru yönetme, sağlığa uygun şartlarda yetiştirilmiş veya yapılmış besinlere ulaşma gibi başlıklar altında kocaman bir alan olan mutfak sadece karın doyurma işlevinin ortasında olan bir yer değil. Evin kalbi' diye bildiğimiz mutfak, tüm duyulara hitap etme yetisine de sahip. Yağda kızarttığı balığın cinsini kızartmanın sesinden tanıyan, ocak üzerinde pişen yemeğin pişirme aşamasının hangi noktada olduğunu hisseden, göz ucuyla baktığı meyve-sebzenin doğallığını bilen bizler, sizler farkındalığımızla geleneği, gelenekselliği geleceğe taşıma konusunda istekliyiz. Hem koruma içgüdüsü hem de 'kıymetli' olana göz kulak olma adabı eminim mutfak alanı için gereklilik ötesi. Tohumundan çiftçi ürününe, evlerdeki yemek alışkanlıklarından çarşı-mutfak geleneğine doğru hepsi bir bütün.

Mart sayımızda bu olgulara küçük dokunuşlar yaptık. Yeni mevsimin gelişini kutlarcasına güzel bir kitabı derginizle birlikte verilmek üzere hediye olarak hazırladık. İlkbaharın canlılığının sofralarınıza, mutfaklarınıza yeni esintiler getirmesi dileğiyle.